Okuldan döndüğümde annem evde yoktu. Neyse ki evin anahtarı her zaman yanımda, çantamın bir köşesindedir. Ben içeri girdikten sonra annem aradı. Akşam eve misafir geleceğini, ablama, okuldan gelince patatesleri soymasını, kıymayı dolaptan çıkarmasını ve salata yapmasını söylememi istedi.
Ablam geldiğinde annemin söylediklerini ona ilettim. Ablam:’’ Gel, anneme bir sürpriz yapalım. Annem gelmeden her şeyi biz hazırlayalım.’’ dedi. Ablamın teklifini sevinçle kabul ettim.
İş bölümü yaptık. Ben patatesleri soydum. Patates soymanın bu kadar zor olduğunu bilmiyordum. Ablam köfteyi yaptı. Salatayı hazırladı. Akşam yemekte sekiz kişi olacaktık. Sekiz kişilik sofrayı hazırlamak hiçte kolay olmadı. En sonunda tabakları, çatalları, bıçakları, kaşıkları ve peçeteleri sofraya yerleştirdim. Sıra köfte ve patatesleri kızartmaya geldi. Ablama:’’ Onları ben kızartayım.’’ dedim ama kabul etmedi.
Kızartma kokusu eve yayılmıştı ki annem geldi. Annem telaşlandı:’’ Ya bir yerinizi yaksaydınız?’’ dedi. Babam misafirlerin bugün değil yarın geleceklerini söyledi. Annem mutfaktan çıkıp:’’ Yarın akşam mı gelecekler?’’ dedi. Sonra ikisi birden gülmeye başladı. Bugün hepimiz çok çalışmış ve kurt gibi acıkmıştık. Soframızda her şeyiyle hazırdı. Hemen oturduk. Masa örtüsü biraz yamuk örtülmüştü; tabak, çatal ve bıçaklar pek de güzel sıralanmamıştı. Köfteler şekilsizdi, içleri de pek iyi pişmemişti. Patatesler eğri büğrü kesilmiş ve fazla kızarmıştı. Salata da zeytinyağının içinde yüzüyordu ama olsun. Önemli olan lezzetiydi.
Lezzetleri? Eh ne yalan söylemeli, annemin yaptıklarına pek benzemiyordu ama annem de babam da çok beğendiler. Çoktandır böyle şenlikli bir yemek yememiştik.
Ayla ÇINAROĞLU
Şenlikli Bir Akşam Yemeği Dİnleme Metni cevapları videosunu buradan izleyebilirsiniz